Bu seyirlerden gelişen ülke para birimleri negatif etkilendi. Piyasaların kısa sürede net bir şekilde fiyatladığı beklentiler, Trump’ın politikaları sonucunda ABD ekonomisinde hızlı bir büyüme olacağı, enflasyonun hızlanacağı ve istihdamın artacağı şeklinde özetlenebilir. Bir süredir ise piyasalarda bekle gör süreci yaşıyor gibiyiz. Trump 20 Ocak tarihinde başkanlık koltuğuna oturacak ve yüz günlük icraatlarını gözlemeye başlayacağız.
Bu arada Trump’ın ekonomik vaatlerini öven yazıların yanında bu vaatlerin aslında beklenen gelişmeleri yansıtmayacağını içeren yorumları da görmeye başladık ve bunların sayısı giderek artıyor. Bunlardan en dikkat çekeni ise ekonomi Nobel ödülü sahibi profesör Joseph STIGLITZ’in görüşleri. Stiglitz, geçtiğimiz günlerde yine dünya gazetesinde yayınlanan makalesinde, Trump’ın ekonomik politikalarının hem ABD’yi hem de dünyayı sarsacağını iddia ediyor. Büyük vergi muafiyetlerinin ve büyük harcama artışlarının kaçınılmaz olarak ülkeyi büyük cari açığa götüreceğini ve tüm bunların Trump’ın vaatleri ile çelişki içinde olduğunu belirten Stiglitz makalesinde, yükselen faizlerin gayrimenkulde ve imalat sektörlerinde istihdamı azaltacağını, politikaların doların değerini yükselterek cari açıktaki bozulmayı hızlandıracağını ifade ediyor. Bununla birlikte ticaret savaşlarının başlaması durumunda ABD vatandaşlarının yaşam maliyetlerinin ciddi biçimde artmasını bekliyor.
Stiglitz gibi düşünenlerin sayısı az değil. Ne dersiniz? Piyasalar önden yüklemeli fiyatlamaların ardından bekle gör sürecini tahminlerden daha fazla uzatabilir mi? Piyasalarda bu görüşlerin daha yaygınlaşmaya başlaması durumunda dolardaki değerlenme yerini daha sakin bir seyre bırakabilir. ABD borsalarında zirve seviyelerde yatay bir dönem geçirebiliriz. Tabi böyle bir senaryo Türkiye piyasaları için olumlu anlamına gelir.